YÜKLENMELER SONRASI TOPARLANMA
ULRICH PAHLKE, HANS PETERS Çeviren:
Ayşe KİN
(Modernk Athlete and Coach
1994/4)
Yüklenmeden bağlı olarak yorgunluk,
yüklenme-sonrası evrede geriye dönüşe başlamaktadır. Performans kapasitesinin
tekrar oluşumu ya da bir önceki kapasiteden (yükleme-öncesi evre) daha gelişmiş
bir kapasite, performans belirleyici süreçlerin azaldığı ve uyum süreçlerinin
başladığı yükleme sonrası evrede olmaktadır. Bu karmaşıklığı tanımlamak için
bazı terimler kullanılmaktadır; yorgunluk, yenilenme ve fazla tamlama. Tanımlar
arasındaki ilişkiler karıştığı ve bunların arasında farklılıklar bulunduğu için
bu evrede bu süreçlere tatmin edici bir tanım blmak mümkün olmamaktadır.
Tüm yorgunluk belirtileri ortak olarak myozin-ATP
enzimlerinin aktivitelerinde ve iskelet kası hücrelerinin kalsiyum alımında
azalma göstermektedir. ATP yenilenmesi iskelet kaslarında ve yenin motor alanlarıda
azalmakta ve kasın kasılma ve rahatlama becerisini sınırlandırmaktadır. Simpson
kendi başlarına olmasada farklı kombinasyonlarla yorgunluğu etkileyen beş temel
faktörü şöyle sıralamaktadır:
1. Maddelerin birikmesi. Örneğin
laktik asidin kas hücrelerinde ve kanda birikmesi.
2. Maddelerin
tükenmesi: Örneğin kas hücrelerindeki glikojenin tükenmesi.
3. Fizyo-kimyasal durumdaki değişiklikler. Asidite yoluyla vücut
ısısındaki değişimle yapılarda oluşan yeni organizasyon.
4. Nörohormonal
sisteme olan ihtiyaç yoluyla koordinasyon düzenlenmesinde dağılma
5. Uyarının
transferinde sınırlama sinir-kas transfomasyon davranışının kötüye gitmesi.
Bu konu hakkında yeterince bilgi olmadığından hiç
süphesiz bu beş süreç dışında da yorgunluktan sorumlu süreçler bulunmaktadır.
Ancak genel olarak ikisi hiçbir zaman birbirinden ayrılmasada yorgunluğun lokal
ve merkezi belirtileri hakkında konuşulmalıdır.
Kas kasılmaları, uyarıları merkezi sinir sistemine
geri götürmektedir. Bu bilgi tek olan süreçlerin sinyallerini iskelet kasına
geri götürerek hazırlamakta ya da engellemektedir. Geri dönen sinyaller
metabolik süreçlerdeki artışlarla artmaktadır. Büyüyen bilgi transferi merkezi
sinir sisteminde artan bir yüke neden olmakta ve bu da engelleyici süreçlerin
artmaya başlamasına neden olmaktadır. Bu motor sistemlerin (kuvvet, sürat ve
güvenirlik) fonsiyonel kapasitesinde azalmaya neden olmaktadır. Hücrelerdeki
substrat değişimler ve metabolik ürürnler yine metabolik performansın
azalmasına neden olmaktadır.
Şekil 1: Yük arasında merkezi sinir
sisteminde performansla ilişkili aktivitelerdeki değişimler
Şekil-1 eklem sırasında merkezi sinir sisteminde
oluşan değişimlere dikkati çekmekte ve yorgunluğa neden olan ortamların
anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. Bu Şekiller aynı zamanda ısınmanın merkezi
sinir sisteminin aktivasyonunda ve pertormans potansiyelindeki önemini de netleştirmektedir.
Şekil 2: Yükleme ve yükleme sonrası
evredeki performans varsayımları
Şekil-2 toparlanmanın bilerek elimine edildiği
kavramı sunmaktadır. Grafik yükeleme-öncesi düzeyden başlanıç düzeyine dönene
kadar olan tüm değişimlerin ortanca değerlerini temsil etmektedir.
Biyomekaniksel ve elektro-fizyolojiksel veriler kasılma performansında bir
düşüşü belirlediği zaman yorgunluğun başlangıcından bahsedilebilir.
Her yük yorgunluğun ani ve kesin olarak
başlangıcını etkilenmektedir. Düşük şiddetteki motor aktivitelerdeki bazı
parametreler pozitif olabilir ve yorgunluk belirtisi olarak
değerlendirilmemelidir. (Şekil-3)
Şekil 3: Tüm yüklemeler ani oluşan
yorgunluktan sorumlu değildir.
Yorgunluğun başlangıcı yüke bağlıdır, özellikle de yükü
şiddetine ve yüklemenin başlamasından hemen sonra ya da daha uzun süreli bir
yüklenmede oluşmaktadır. Çok yüksek şiddetteki yükleme vücudun fonksiyonlarında
çok kısa bir sürede dağılmalara neden olabilmektedir (saniye, dakika).
Bir 400m koşusu, örneğin, önemli miktarda ATP döşümüne,
CP düzeyinde azalmaya, kan laktik asidinde ve beyindeki gama-amino asidinde
artışa neden olmaktadır. Bu faktörler bir dakikadan daha az bir zamanda
oluşacak yorgunluktan sorumludurlar ve yüklemenin ani tekrarını mümkün
kılmaktadır.
Burada fosfatlardan elde edilen enerjinin süresinin
3 ile 7 saniye sürdüğü, temelde glikojenden elde edilen anaerobik enerjinin
süresinin 35 ile 90 saniye olduğu ve karbonhidratlardan elde edilen aerobik
enerjinin dayanıklık sporucularında 90 dakikaya ulaştığı hatırlanmalıdır.
Pertormansın negatif etkileri (yorgunluk) her yüklemede
oluşacak pozitif etkilerle (yenilenme) telafi edilmektedir. Organizmada
yorgunluktan oluşan dağılmaları telafi edecek tüm ölçümler burada göz önünde
bulundurulmalıdır. Performanstaki yorgunluk süreçlerini ve telafi edici
kuvvetleri temsil eden grafik Şekil-4'te verilmiştir.
Şekil 4 : Bir Atletik yük sırasında
yorgunluk ve tekrar depolama süreçlerinin temsili
Yorgunluğa neden olan yük, eşit ve zıt regenerasyon
süreçleriyle telafi edilmektedir. Bu kavramı göz önünde bulundurarak, varolan
sonuçların ek parametrelerde birçok ve çokça oluşan sapmalaar sahip olduğunu
düşünmek önemlidir. Yorgunluk evreleri yenilenme ve fazla tamlama evreleriyle
birlikte) antremanlı bireyterde antremansızlara oranla daha farkıl bir resim
oluşturmaktadır.
Güçlü yorgunluk uyarıları (şiddet ve süreden dolayı
daha fazla yük) sporcularda eşit veya daha güçlü yorgunluk geliştirmektedir
ancak geriye dönüş daha kısa sürede olmaktadır. Buna en iyi örnek kap atım
hızıdır. Antremanlı olan sporcu aynı kalp atım hızına ulaşmak için daha yüksek
yüklemeye ihtiyaç duymaktadır. Kalp atım hızları aynı olduğu zaman sporcunun
kalp atım hızı daha hızlı bir şekilde başlangıç düzeyine dönmektedir. Bu durum substrat
tükenmesi ve diğer süreçlere de aynı şekilde uygulanmaktadır.
Tekrar depolanma süreçleri yorgunluk süreçlerine
neden olan yüklemeyi geçmektedir. Yüklenmenin amacı organizmanın daha önce
yüklemeye uğramış sistemlerinde (örneğin kalp, atardamar sistemlerinde)
regenerasyonu sağlamaktadır. (Şekil 5) Kısa süreli yüksek şiddetteki
yüklemelerden sonraki telafi edici yüklemeler sonrasındaki cimnastik ve germe
egzersizlerinin, beslenmenin, sıvı alımının ve uykunun temel tekrar depolama
faktörlerinden olduğu uzun süreli steady-state yüklemelerinden farklı
olmaktadır.
Dahası, organizmanın bir (veya daah fazla)
sistemini yükleyen ve yorgunluğa neden olan ancak aynı anda tekrar depolanmayı
da mümkün kılan birçok egzersiz bulunmaktadır. Bunların arasında antrenman
etkisine sahip olan ve aynı zamanda merkezi sinir sistemini fonksiyonlarının
rahatlamasına ve yenilenmesine yardınmcı olan sayısız atletik yüklemeler
bulunmaktadır. Böyle bir pozitif etki sporcunun yük toleransına bağlıdır.
Etkili antrenman yüklemesi yoluyla gelişen
performansa önküşul olan yeterli düzeydeki yük toleransını oluşturmanın
üzerinde yeterince durulmamıştır. Yük toleransının gelişimindeki en önemli
faktör antrenman yükünün doğru seçilmesidir.
Yükleme tamamlandıktan sonra baskın olan süreçler
organizmada pertormansı sınırlayıcı değişiklikleri azaltmaya yönlendirmektedir.
Yükleme sonrası evre (tekrar depolama-fazlatamlama) performans potansiyelinin
ters süreçleriyle özellik göstermektedir.
Tekrar depolama evresinde başlayan yüklemeler
oldukça problemlidir. Tekrar depolama süreçleri dağılmakta ya da değişmektedir
ve yükleme planlanan düzende devam etmektedir. Eğer tekrar-depolama oluşmamışsa
belirli bir düzeyi yüklemek bir anlam taşımamaktadır. Bu sadece tek bir
egzersiz değil aynı zamanda tüm antrenman ünitesine de uygulanmaktadır.
Antrenmanda zaman kazanmak çok yanlış bir ekonomidir. (sprint tekrarlarında,
ardışık sıçramalarda, birikmiş maksimal kuvvet egzersizlerinde yetersiz
toparlanma)
Bunun yanında bazen yeni bir egzersize veya
antrenman ünitesine başlarken tüm parametreler başlangıç düzeyine dönene kadar
beklemekte mümkün değildir. Burada yapılan egzersiz türü, antrenörün gözleme
kapasitesini ve yorgunluğu fark etmedeki deneyimi çok önemlidir. Doğru seçilen
yükleme ile sadece azalan performansı etkilemeyecek aynı zaanda yeterli fazla tamlamaya
da neden olacaktır.
Fazla-tamlama evresi biyolojik yapıların pazitif
uyum sonuçlarından da sorumludur. Organizmanın fonksiyonları genişlemekte ve
yük toleransı artmaktadır. Ancak tekrardepolanma yüklemenin neden olduğu
yorgunlukta aynı düzeyde olmak zorunda değildir. Bir 100 m sprintinin ve
maraton yarışının yükleme-sonrası evreleri buna tipik bir örnek olarak
verilebilir.
Hücresel fonksiyonlarda oldukça fazla değişikliğe
neden olan yüksek düzeydeki bir yorgunluk bazı yapılarda temir edilebilir
zararlara neden olmaktadır ve eski haline dönmesi için zamana ihtiyacı vardır.
Yüksek laktat konsanstrasyonunun ligament yapısına olan olumsuz etkisi kandaki
laktik asidin dönüşümünden daha uzun sürecektir.
Fazla yüklenmeden sonra oluşan yapı kayıpları antrenman sonuçlarını
azaltabilir ya da değiştirebilir. Örneğin albumin yapısındaki tekrar depolanma
ve yenilenmeyi uzun şiddetli yüklemelerden sonra da uzun süre almaktadır.
Sentez performansı %50'nin altına düşmektedir. Diğer örnekler fazla yüklemeler
sonrası hüçre yapılarındaki mikrotravmaları, hücre zarındaki değişimleri
mitokondrilerdeki şişmeleri içermektedir.
Yükleme sonrası evre bireysel farklılıklar
göstermektedir. Aynı durum yorgunluk için de geçerlidir. Tekrar-depolama ve
fazla tamlama evreleri zaman gerektirmektedir. Tekrardepolama süresini
azaltmak ve fazla tamlamayı arttırmak ideal olandır, ancak yüklemesonrası
evrenin dinamiğinde oldukça fazla sınırlama bulunmaktadır.
* Negatif
(geciken tekrar-depolama ve azalan fazla tamlama)
- uygun
olmayan çevre
- yefersiz
beslenme ve sıvı alımı
- uykusuzluk
- hastalık
vb.
* Pozitif
- optimal
olarak organize edilmiş yükleme
- depoların
hızlı bir şekilde tekrar dolması (karbonhidrat, su, elektrolitler) - rahatlama
- fizyoterapi
Şekil 7 : Antrenman sıklığının antrenman etkisine
etkisi.
7a) Yeni uyarı fazla tamlama evresinde oluşur
7b) Yeni uyarı fazlası tamlama evresinden hemen
önce çok kısa uygulanmakta. Gelişme hızı A’daki örnekten daha fazla.
7c) Yeni uyarı yenilenme evresinde hemen sonra çok
erken uygulanmıştır. Gelişme yok.
7d) Uyarı çok geç veriliyor. Gelişme yok
Tekrar depolamayı kısaltma ve takip eden fazlam
tamlamayı arttırma oldukça karmaşıktır. Bu evrede en optimal yaklaşım aerobik
metabolizmanın geliştirilmesidir. Bu sayısız dayanıklılık dışındaki branşlarda
dayanıklılığa yönelik antremanlarla kesin dönüşümler sağlanmaktadır.
Kullanılan substratların tekrar yerine konması
(karbonhidrat, protein, mineral maddeler vb.) yine oldukça önemlidir. Son zamanlarda
yeterli miktarda protein alımı da özel ilgi çekmiştir. Ayrıca vitaminlere de daha
fazla ilgi verilmeye başlamıştır.
Yeni antrenman uyansı antrenmanın düzeyine ve
görevin yönüne göre (güç, kuvvet, dayanıklılık vb.) yükleme sonrası evrede
ayarlanmaktadır. En etkili ve kesin uyanlar fazla tamlama evresinde
uygulanmaktadır. Ancak tüm olanaklar her zaman tüketilmektedir. Uyan tekrar
depolama evresinin son evresinde uygulandığı zaman büyük kazançlar
beklenebilir. Ancak bu yine gelişimin durmasına, fazla yüklemeye ve yanlış
antrenmana da neden olabilmektedir.
Tablo 1:Antremanda gözlemlenenler ve test sonuçlarının değerlendirilmesi
Fizyolojik parametreler |
Biyokimyasal parametreler |
Kalp atım hızı |
Kan şekeri |
Kan basıncı |
Kan glikojeni |
Ventilasyon |
Laktat |
O2 alımı |
Serbest yağ
asitleri |
Oksijen basıncı |
Ketonbody |
Vücut ısısı |
Ph değerleri |
Kan
komponentleri |
Standart
bikarbonat |
hemoglobin |
Serum demiri |
Kanın
uyarılması |
vitaminler |
Nöro dinamik |
İdrar |
|
Amino asitler |
Yayına Hazırlayan : Özgür GÜRSOY